Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

haddinden fazla

  • 1 haddinden fazla

    adj. excessive, beyond measure, out of all measure, overabundant

    Turkish-English dictionary > haddinden fazla

  • 2 haddinden\ fazla

    сли́шком чересчу́р

    Türkçe-rusça sözlük > haddinden\ fazla

  • 3 haddinden fazla

    a) excessive, extravagant b) excessively

    İngilizce Sözlük Türkçe > haddinden fazla

  • 4 haddinden\ fazla\ ağır

    сли́шком тяжелый

    Türkçe-rusça sözlük > haddinden\ fazla\ ağır

  • 5 زياده از حد

    haddinden fazla

    Farsça-Türkçe sözlük > زياده از حد

  • 6 чересчур

    haddinden fazla
    * * *
    aşırı (derecede), haddinden fazla

    чересчу́р горя́чий — aşırı sıcak

    Русско-турецкий словарь > чересчур

  • 7 слишком

    он говори́л сли́шком мно́го / до́лго — lüzumundan fazla konuştu

    пожа́рные при́были сли́шком по́здно — itfaiye iş işten geçtikten sonra geldi

    плёнка намо́тана сли́шком ту́го — фото film çok sıkı sarılmış

    э́то уж сли́шком! — bu kadarı da fazla artık!

    Русско-турецкий словарь > слишком

  • 8 maßlos

    I adj ölçüsüz
    II adv haddinden fazla, aşırı
    sich \maßlos ärgern haddinden fazla öfkelenmek, son derece kızmak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > maßlos

  • 9 excessive

    adj. aşırı, azgın, fahiş, fazla, haddinden fazla, lüzumsuz, ölçüsüz, taşkın
    * * *
    çok fazla
    * * *
    [-siv]
    adjective (beyond what is right and proper: The manager expects them to do an excessive amount of work.) aşırı

    English-Turkish dictionary > excessive

  • 10 zu

    zu [t͜sʊ]
    1. präp (D) Richtung -e; Ort, Zeit -de; Zweck, Anlass -meye, -mek için;
    zu Beginn başlangıçta;
    komm zu mir! bana gel!;
    sich zu jemandem setzen b-nin yanına (karşısına) oturmak;
    von Mann zu Mann erkek erkeğe;
    zu Wasser und zu Lande denizde ve karada;
    etwas zum Essen yiyecek bir şey;
    zum Vergnügen zevk için;
    jemanden zum Präsidenten wählen b-ni başkan(lığa) seçmek;
    zu 3 Dollar das Kilo kilosu 3 dolara;
    werden zu olmak, … haline gelmek
    2. adv (haddinden) fazla;
    fam zu sein (geschlossen) kapalı;
    zu sehr çok fazla, fazlasıyla;
    einer zu viel bir kişi fazla;
    einer zu wenig bir kişi eksik;
    ein zu heißer Tag aşırı sıcak bir gün;
    (mach die) Tür zu! kapıyı kapa!;
    vier zu zwei dört iki;
    wir sind zu dritt üç kişiyiz
    3. konj kann -ebilir; muss -meli, -ecek;
    es ist zu erwarten beklenebilir; beklenmeli(dir);
    nicht zu gebrauchen kullanılacak ( oder işe yarayacak) gibi değil;

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > zu

  • 11 excess

    asiri, fazla, katma, ek,asirilik, fazlalik, ölçüsüzlük; çok fazla, çok, haddinden fazla, ölçüsüz, asiri

    English to Turkish dictionary > excess

  • 12 Maß

    Maß <-es, -e> [ma:s] nt
    1. 1) ölçü;
    bei jdm \Maß nehmen birinin ölçüsünü almak;
    jdn \Maß nehmen ( fam) ( zurechtweisen) birine haddini bildirmek;
    sich dat etw nach \Maß anfertigen lassen kendine bir şeyi diktirmek;
    das \Maß ist voll işin tadı kaçtı, sabrım kalmadı;
    das \Maß überschreiten ölçüyü kaçırmak;
    in gewissem \Maß(e) belli ölçüde;
    in hohem \Maße büyük ölçüde;
    in höchstem \Maß(e) son derece;
    über alle \Maßen haddinden fazla;
    das übersteigt jedes \Maß! bu kadarı da fazla!;
    weder \Maß noch Ziel kennen haddini bilmemek;
    bei [o in] etw \Maß halten bir şeyde ölçülü olmak, bir şeyde haddini bilmek;
    in \Maßen ölçülü olarak;
    mit zweierlei \Maß messen çifte standart kullanmak
    2) (Augen\Maß) karar
    2. <- (e) > [ma:s] f ( österr, südd), litre

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Maß

  • 13 übermäßig

    I adj ( maßlos) ölçüsüz; ( übertrieben) aşırı
    II adv
    1) ( zu viel) çok fazla, haddinden fazla, gereğinden çok, aşırı derecede, gayetle
    2) ( überaus) son derece, pek

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > übermäßig

  • 14 excessive

    asiri, çok fazla, haddinden fazla

    English to Turkish dictionary > excessive

  • 15 steep

    dik, sarp, yalçin; (fiyat, miktar, vb.) çok fazla, haddinden fazla, asiri, fahis; suda birakmak, islatmak; (çay) demlemek; demlenmek; (keten) havuzlamak

    English to Turkish dictionary > steep

  • 16 had

    удв. -ddi; тж. перен.
    грани́ца, рубе́ж, преде́л, грань

    haddini aşmak — теря́ть чу́вство ме́ры

    haddini bildirmek — поста́вить кого-л. на ме́сто, осади́ть

    haddini bilmek — знать ме́ру, знать грани́цы [дозво́ленного], знать своё ме́сто

    haddinden fazla — чрезме́рно, сверх ме́ры

    haddi kifayeyi bulmak — дости́чь преде́ла, быть доста́точным (по своим размерам, по весу и т. п.)

    ••
    - haddine mi düşmüş?
    - haddi olmamak
    - bana akıl öpretmek onun haddi değil

    Türkçe-rusça sözlük > had

  • 17 заваливать

    doldurmak; tıkamak; yağdırmak; yıkmak; batırmak
    * * *
    несов.; сов. - зава́лить

    зава́ливать что-л. землёй — topraklamak

    его́ завали́ло землёй — toprak altında kaldı

    я́ма зава́лена — çukur dolduruldu

    я́ма зава́лена упа́вшими ве́тками — çukur düşmüş dallarla dolu

    вход в пеще́ру завали́ло камня́ми — mağaranın ağzı (kopup) düşmüş kayalarla tıkandı / tıkalı

    2) ( загромождать) yığarak kapamak / tıkamak

    доро́гу завали́ли дере́вьями — yolu ağaç yığarak kapadılar / tıkadılar

    3) разг., врз yağdırmak

    зава́ливать ры́нок това́рами — piyasaya mal yağdırmak

    зава́ливать кого-либо пи́сьмами — birine mektup yağdırmak

    его́ зава́ливают рабо́той — перен. ona haddinden fazla iş gördürüyorlar

    он зава́лен рабо́той — перен. işi başından aşkın

    склад зава́лен ме́белью — depo mobilya almıyor, depo mobilyadan dolup taşıyor

    4) ( обрушивать) yıkmak
    5) перен., прост. batırmak

    завали́ть де́ло — işi batırmak / berbat etmek

    6) перен., прост. çakmak

    я завали́л фи́зику — fizikten çaktım / taktım

    он тебя́ зава́лит (на экзамене)seni çaktıracak

    Русско-турецкий словарь > заваливать

  • 18 мера

    ölçü
    * * *
    ж

    ме́ры ве́са — ağırlık ölçüleri

    2) ( мероприятие) önlem; tedbir

    принима́ть ме́ры — önlemler almak

    3) (предел, граница чего-л.) ölçü; had (- ddi); karar

    всему́ есть ме́ра — herşeyin haddi / kararı var

    всё должно́ быть в ме́ру — her bir şey kararında olmalı

    потеря́ть чу́вство ме́ры — ölçüyü kaçırmak

    ••

    по ме́ре того́ как —...dıkça,...dığı ölçüde

    по ме́ре возмо́жности — mümkün mertebe

    по ме́ре необходи́мости — gerektikçe

    в значи́тельной ме́ре — önemli derecede / ölçüde

    в изве́стной ме́ре — bir dereceye kadar

    сверх ме́ры — aşırı derecede; haddinden fazla

    в ме́ру свои́х сил — gücünün yettiğince; gücü oranında

    испо́льзовать име́ющиеся возмо́жности в по́лной ме́ре — eldeki olanaklardan sonuna kadar yararlanmak

    Русско-турецкий словарь > мера

  • 19 отбавлять

    несов.; сов. - отба́вить
    (bir kısmını / birazını) çıkarmak ( вынимать); ( kaptakinden) (biraz) dökmek; akıtmak; boşaltmak (отливать, отсыпать)
    ••

    хоть отбавля́й — haddinden fazla

    Русско-турецкий словарь > отбавлять

  • 20 переполненный

    tıklım tıklım (dolu), tıka basa dolu, hıncahınç (dolu), dolup taşan, dopdolu

    перепо́лненный стака́н — lebalep dolu bardak

    перепо́лненная пала́та (госпиталя)haddinden fazla doldurulan koğuş

    су́дно бы́ло перепо́лнено пассажи́рами — gemi tıklım tıklım yolcu doluydu

    перепо́лненный зал — tıklım tıklım dolu / tıka basa dolu / hıncahınç dolu salon

    зал перепо́лнен — salon tıklım tıklım / tıka basa / hıncahınç doludur, salon adam almıyor, salon adamla dolup taşıyor

    се́рдце ее перепо́лнено ра́достью — перен. yüreği sevinçle dolup taşıyor, sevinci yüreğine sığmıyor

    Русско-турецкий словарь > переполненный

См. также в других словарях:

  • haddinden fazla — zf. Gereğinden çok, aşırı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fazla — sf., Ar. fażla 1) Gereğinden, alışılmıştan çok, aşırı olan, ziyade Yaşamak için çok zorluk çekiyordu. Fazla olarak hastaydı. R. N. Güntekin 2) Daha çok, aşkın Biz ancak Cumhuriyet devrinde elli yıldan fazla bir barış devri geçirmişiz. B. Felek 3) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MEST-İ SERŞAR — Haddinden fazla sarhoş, çok sarho …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • MUTASALLİFÎN — Haddinden fazla fazilet ve zerâfet iddiasından bulunanlar. Şarlatanlar …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • had — is., ddi, esk., Ar. ḥadd 1) Sınır, uç 2) Derece İnsan buna bir hadde kadar göz yumabilir. 3) İnsanın yetki ve değeri Haddim değil. 4) mat. Terim Birleşik Sözler haddikifaye haddinden fazla haddizatında faiz haddi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uluma — is. Ulumak işi Çılgın gözlerini haddinden fazla açarak uzun uzun bir havlama, bir ulumadır tutturmuş. A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fevkalhad — (A.) [ ﺪﺤﻝا قﻮﻓ ] haddinden fazla …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • MAHVİYYET — Alçak gönüllülük. Tevâzu. Kendi kusurunu bilip kendine haddinden fazla kıymet vermemek. Tevâzu içinde olmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»